Preloader gif

Gülünün Solduğu Akşam

Genel 05.05.2020
güneş ve ağaçlar

Bir solukta biten günler vardır sonrasında adı dahi anılmayan.. Bir de soluğu kesip nefes almanı engelleyen günler vardır yüz yıl geçse dahi unutulmayan…

Eski tip takvimleri hatırlarsınız yaprakları koparıp birer birer attığımız hani… Sabah kalkıp takvimin karışısında 5 Mayıs yaprağını koparırken elim titredi. Bazı ‘günler’ yeryüzünden silinsin istiyor insan, 5’i atlayıp 7’ye geçmek gerek mesela. Parmağımı 6’nın üzerinde gezdirirken gözlerim yandı. 

Hiç yüz yüze gelemediğiniz ama hayatınızda önemli yere sahip insanlar olmuştur mutlaka. Tanımadığınız halde içiniz acır, üzülür ve hatta ağlarsınız. Kimisi garipser bu durumu, oysa sadece insanlıktı bunun adı. Yıllar öncesinde unutulan, şimdilerde o dönem için utanılan, gelecekte dahi yitip giden fidanlara ses olması umulan ‘insanlık’… 

Takvim yaprağına bakarken aklım yıllar öncesine gitti. Küçücük bir çocuktum o zamanlar. Ölümü anlamaz sadece mutsuz bir kelime olduğunu düşünürdüm. O sıralarda bir komşumuz Nuran Teyze ölmüştü. Çok sevmezdim onu ama annem karşısına alıp bana tane tane anlatmaya çalışıyordu bu durumu. Bir daha onu göremeyeceğimi söylemişti, anlamışcasına kafa salladığımı hatırlıyorum. Günler geçerken bir gün kapımız çalmıştı. Kapıyı ben açmıştım. Başında beyaz tülbentli bir kadın elinde yemek tabaklarının olduğu koca bir siniyle duruyordu. “Al bakalım buradan bir tabak, Nuran Teyze’nin kırkı çıktı bugün. Onun için bu. Annene selam söyle, bu şekilde ilet. Dua etsin.” demişti. Denileni yapıp bir tabak almıştım ve kapıyı kapatmıştım. İlk defa duymuştum “kırkı çıkmak” tabirini. Anneme sorduğumda o zamanlar anlamadığım ama bir daha hiç unutamayacağım bir açıklama yapmıştı. 

“Sevdiğin biri öldüğü zaman kalbinde büyük bir acı meydana gelirmiş. Bu acı tüm bedenini yakarmış ve acının şiddeti kalbinin orta yerinde 41 mum yakarmış. Mumlar yandıkça acın hem dağlanır hem de dağılırmış. Gün geçtikçe içindeki mumlardan biri sönermiş. Ta ki bir tek mum kalıncaya kadar… 40 gün geçip 40 mum sönünce ve nihayetinde bir mum kalırmış. İşte o mum ise ömrü boyunca yanarmış içinde insanın… Eskisi gibi canın yanmasa da bazı bazı sızlatırmış yüreği. O mum insanı acıyla yaşamayı öğretircesine hiç sönmezmiş.” 

Bunu başka yerde duymadım, anneler anlatınca zaten doğru kabul eder ya insan. Ben de doğru bilmiştim. 

İşte o 6 Mayıs için yanıyor içimde bir mum. Biri için değil, bini için… Öyle yakınımı kaybetmişim, öyle çok sevdiğim insanı yitirmişim gibi… Her 6 Mayıs’ta yüreğim sızlar da sızlar… Mutlaka anarım sadece birini değil, binini… Ve hatta birinin o çok sevdiği şarkıyı açarım, sadece onun için değil hepsi için… Rodrigo’nun Konçertosu doldururken yüreğimi, gözlerim sızlar ve yanar.

Hayat bazen idam edilecek bir insan için “İdama engel bir sağlık problemi var mı?” diye sormak kadar acı ve tarifsiz… Yusuf Aslan’ın belki de Hüseyin ve Denizi’i de kastederek dediği gibi… “Sanki komada olsam asmayacak mısınız?” 

 

Sosyal Medyada Paylaş:
Twitter'da paylaş Facebook'ta paylaş Google+'ta paylaş Buffer'da paylaş Pinterest'te paylaş

“Gülünün Solduğu Akşam” için bir yorum bırak

Email adresiniz paylaşılmamaktadır. Tüm alanların doldurulması zorunludur * *

YORUM YAZIN:

Önemli Bilgilendirme : Kaos Günlükleri, Paragon Teknoloji A.Ş.’nin bir markasıdır. Bu sitede paylaşılan yazılar birden fazla yazar tarafından yazılıp, yazıların telif hakkı Kaos Günlükleri’ne aittir. Yazıların iznimiz olmadan paylaşılması halinde gerekli yasal işlemlerin yapılacağını belirtmek amacıyla bir bilgi metni oluşturulmuştur. Kaynak gösterip, gerekli izin alındıktan ve link verildikten sonra paylaşım yapılmasında bir sakınca yoktur. Detaylı bilgi için lütfen iletişime geçiniz.

2