Preloader gif

Modern Aşk Hikayesi

Genel 05.08.2020
mor diken

Kaç kez döndükten sonra artık pes edip yataktan kalktım bilmem. Yine dayanamayıp sosyal medya hesabına baktım. Benim için yazdıkların duruyor mu diye… Gözlerim yazılanları hızla tararken acaba silinmesini mi tercih ederdim yoksa silinmemesini diye sordum kendime. Mantığım silinmesinden, gönlüm silinmemesinden yanaydı. Ve işte hepsi karşımda, birini bile silmemişsin. Şimdi sevinmeli miydim? Neden silmedin? Umursamadığın birer anı mı onlar senin için belki de hatırlamadığın yoksa silmeye izin mi vermedi gönlün? Ya da aslında sormak istediğim soru tam olarak şu mu? 

Bana olan duyguların önemsiz birer anıdan ibaret olduğu için mi yoksa sen de benim gibi… Neyse cümlenin devamını getirmeyeceğim. Biliyorum eğer dile getirirsem kabullenmiş olurum. Ama bunu asla yapmayacağım. Bu zaferi tatmana izin vermem. Sinsi bir şekilde yandan sırıtan emoji gülüşüne izin vermeyeceğim. Emoji, sosyal medya hesabı derken şimdiki duyguları anlatmak da bir garip geliyor. 

Neyse… Modern aşk sanrılarının yaşanma biçimlerine değinip durumumu iyice işin içinden çıkılmaz hale sokmak istemiyorum. Özetlemek gerekirse işte yine eski fotoğraflarımıza bakıyorum. Fotoğraflarla birlikte ilgili ve ilgisiz pek çok anı da zihnimde uçuşmaya başladı. 

Modern bir dönemdeyseniz, bu tip durumlarda anılar yad edildikten sonra “Sahi biz niye yolları ayırmıştık?” gibi manasız bir soru zihne hücum eder. Ardından bakmadan el yordamıyla telefon bulunur, saatin durumuna göre ya mesaj ya da bir telefon aramasıyla görüşme talep edilir. Ya da “öyle… seni merak ettim de…” gibi başka bir manasız bir cümle kurularak karşı tarafta barışmaya yanaşma konusundaki düşünceleri yoklanır. Bir ihtimal karşı tarafta benzer duygular içindeyse çok oralı gibi görünmeden görüşme teklifini kabul eder ya da kalan nefret kırıntıları kusularak telefon “çaaat!” diye kapatılır. Bu anda tam olarak “çaaat!” diye bir ses duyulmasa da bu suratına telefon kapatılan kişi için aksi iddia edileyen bir husustur. Ama ben bu süreçlere girecek durumda değilim. Başta belirttiğim gibi eğer modern dönemdeyseniz geçerliydi tüm bunlar. Oysa ben kendimi hiç bir şekilde bu döneme ait hissetmedim. Mesela bizim niye yolları ayırdığımızı biliyorum. Hayır, hayır o kavga değil. O son damlaydı sadece. Oysa zihnimden silinmeyen bazı şeyler var. 

***

“Biliyor musun bugün çok değişik bir yemek denedim.” diye hevesle girmiştim konuya. Sen “hımmm” diye tepki vermiştin. Devam etmek için yeter görmüş olmalıyım ki büyük bir iştahla anlatmaya başlamıştım. 

“Aslında benim için değişik oldu. Yoksa yemeğin değişikliğinden değil yani.” derken, az öncekine benzer tepki vermiştin. 

Ve hız kesmeden anlatmaya devam etmiştim. “Elimdeki malzemelere baktım ve aklımda o anda bir şimşek çaktı. Neden olmasın diye düşündüm. Humus vardı, biraz et vardı. Eti ızgarada pişirip altına da humustan yatak yapmayı düşündüm. Birkaç sebze ile de zenginleştirmek ve minik acı sos eklemek geldi içimden.” 

Bu inatçı monolog, bir diyalog halini alacak mı diye biraz beklemiştim. “Hı hı…” demiştin sadece. 

Bu kez biraz tereddüt ederek devam etmiştim… 

“Eti pişirirken biraz nane ekledim?” beklemiştim. 

İçimden ‘nolur başka bir tepki ver’ diye geçirmiştim. “Hı hı…” 

Tam anlamıyla hevesim sönmüş bir halde devam etmiştim. “Sonra çilek ekledim?” 

‘Lütfen’ diye yinelediğimi hatırlıyorum içimden ‘lütfen bir tepki ver’… Ancak yine “Hı hı…” demiştin. 

Daha fazla sürdürememiştim cümlelerimi ve zaten sen de fark etmemiştin. Bu durumu bir süredir yaşıyordum ya da yaşıyorduk, uzun bir süredir. Normal şartlar altında şaşırman ve bana dönmen gerekirdi. ‘Ete nane ve çilek mi koydun’ diye dalga geçmeni aslında beni dinlemeni beklemiştim. Ama tüm bunların olması için öncelikle senin beni dinlemen yahut dinlemeyi bırakmaman gerekiyordu. 

***

Bizim de sonumuz bu oldu işte. Zamanla bıraktık birbirimizi dinlemeyi, birbirimizi dinlemeyince anlaşmazlıklar başladı. Zamanla bu hoşgörüyle bakmaya çalıştığımız anlaşmazlıkların volümü yükselmeye başladı. Sonra kırgınlıklara sebep olmasın diye bazı şeyleri birbirimizden saklamaya başladık, bu sakladıklarımız çoğaldı ve önünü alamadık. Hatta öyle ki (kendimizce mecburi) yalanlarımızı  yakalamaya başladık ve derken bir şey sebep oldu ve o büyük kavga gerçekleşti. Geri dönüşü olmayan sözler hareketler gerçekleşti ve sonuç bu durumdayız işte. Konuşurduk hep, ilişkilerdeki kopuşa sebep olan şey hep iletişememe kaynaklıdır diye bizzat örneği olduk. Zamanla birikir, dağ olur ve bir zamanlar en yakınınız birer anıdan ibaret olur, birer anı olduk.Şimdi düşünüyorum o geri dönüşü olmayan sözler sarf edilirken acaba geri dönüşü olmamasını umarak mı sarf ettik yoksa gerçekten içimizden geçen mi oydu? Neyse tüm bu sorular için artık çok geç.

Özetle zamanla dinlemeyi bıraktık birbirimizi ve şimdi uzaktan duymayı umut ediyorum seni… 

 

Sosyal Medyada Paylaş:
Twitter'da paylaş Facebook'ta paylaş Google+'ta paylaş Buffer'da paylaş Pinterest'te paylaş

“Modern Aşk Hikayesi” için bir yorum bırak

Email adresiniz paylaşılmamaktadır. Tüm alanların doldurulması zorunludur * *

YORUM YAZIN:

Önemli Bilgilendirme : Kaos Günlükleri, Paragon Teknoloji A.Ş.’nin bir markasıdır. Bu sitede paylaşılan yazılar birden fazla yazar tarafından yazılıp, yazıların telif hakkı Kaos Günlükleri’ne aittir. Yazıların iznimiz olmadan paylaşılması halinde gerekli yasal işlemlerin yapılacağını belirtmek amacıyla bir bilgi metni oluşturulmuştur. Kaynak gösterip, gerekli izin alındıktan ve link verildikten sonra paylaşım yapılmasında bir sakınca yoktur. Detaylı bilgi için lütfen iletişime geçiniz.

2