Preloader gif

Baba

Genel 19.09.2022
baba kız fotoğrafı

Bir sen eksiktin! Bir sabaha kaç aksilik sığarsa o kadar sığdırmıştım. Yetersiz gelmiş olacak ki üzerine bir de seni görmüştüm. Önceki aksilikler haberci miydi yoksa? Beni kademeli olarak bu ana mı hazırladılar? 

Silüetinden tanıdım seni, yüzünü bile görmeden. Arabanın kenarında durmuş yüksek ihtimal kayda değer olmayan bir çizikle uğraşıyorsun. Yakından bakıyorsun, uzaklaşıp açını değiştiriyorsun. Olmadı çizik üzerine hohlayıp kol kenarınla siliyorsun. Geri çekilip tekrar farklı açılardan bakıyorsun. Bu anda fark ettim, seni izlemek dahi yorucu. Bilmediğim, tanımlayamadığım bir yerlerim tükendi seni izlerken. 

Sen de kendinden bu anda yorulmuş olacaksın ki, ağzını söylenerek eğdin. Ardından ellerini cebine koyarak başını benden tarafa çevirdin. Sinirli sinirli volta atmayı planlıyordun ama beni gördün. Ve hayat planlarını bozdu, tıpkı benimkini de bozduğu gibi… Senin içinde hoş bir tesadüf olmasa gerek… 

“Ee napacağız? Selam verecek mi acaba?” diye geçirirdim önceleri. Daha sonra zihinde bu sorularda kalmıyor. Bir süredir, hatta uzunca bir süredir sana karşı -mış gibi yapmayı bıraktım. Hiçbir şey olmamış gibi gelip öylece havadan sudan konuşamazdım seninle. Peki ya sen? Sen ne yapacaksın? 

Düşünmene çok fırsatın kalmadı senin de. Arabanın sol tarafında kalan bahçe kapısında bir çocuk geldi. Yüzün bana dönük dona kalmış bir haldeydin. O ise arkadandan bacaklarına sarıldı. Diz kapaklarını henüz geçen boyu, sarıya çalan düz saçları ile oldukça güzel bir çocuktu. Ayşe… 

Heyecanından belli baba-kız günü geçireceksiniz. Parka gidecek, çeşitli oyuncaklara binecek ve sonra Ayşe’nin sevdiği abur cuburları alacaksınız. Belki bir sinemaya gidecek yahut yemek yiyeceksiniz. Hızla toparladın kendini, yokmuşum gibi kucakladın Ayşe’yi ve arabaya doğru ilerledin. 

İyi hatırlattın. Bana sadece mış gibi yapmıyor, çoğunlukla yokmuşum gibi davranıyordun. Tamamiyle benim hatamdı ne yapacağını merak etmek. Gerisin geriye döndüm. Derin nefes aldım, içime çektiğim oksijenin tazeliğiyle sızlayan yerlerimi dindirdim. Her defasında “Bu kez son! Kapandı.” dediğim kapanmayan yaramsın sen benim. 

Sevmiyorum bu belirsizliği… Kaos, belirsizlik, gri alan… Bunlar beni tanımlayan kelimeler değil, senin kelimelerin. Netlik seviyorum, duru bir su gibi olmasa da olduğu kadar berraklık arıyorum hayatımda veya insanlarda. Ama büyük konuşmuş olmalıyım ki bir yerlerde, seninle durumumuz bu oldu. Başta kabullenemedim durumu. Sonra çevremdekilerin baskısıyla kabullenir gibi oldum. Her defasında sana inanmak istedim, güzel günlere tutunmak istedim. Ama sen artık oralı değil gibiydin. 

Zamanla içimdeki tanımlanamayan huzursuzluk yerini somut gerçeklere bıraktı. Mesela aynı cümleleri kurup aynı anlamlarda buluşamıyorduk biz. Buna rağmen birbirimizden de vazgeçmiyorduk. Her konuda sen daha ileri noktadaydın benden. İkimiz de farkındaydık bunun. Çoğu zaman tartışmayı dahi bırakmıştın bu yüzden. Sessizce geriden gelmemi bekliyordun adeta… 

Hem sana göre ben fazla duygusaldım, ancak büyük yanılıyordun. Benim dünyam tahmininden daha fazla sendi, duygusallığım ise sadece bi’ sonuçtu. O kadar fazla sendi ki, aradan o kadar zaman geçmesine rağmen kendime dahi henüz itiraf edebiliyorum. Tam da şu an… Daha önce kabullenseydim, belki bu kadar altında kalmazdım bazı duyguların. O kadar tutmuştum ki sana karşı tüm duygularımı, ardından acını yaşamak bile tam manasıyla gerçekleşemedi. 

Her şey bundan ibaret değildi elbette. Değişiyordum. Cesaret edemediğim yahut seçeneğim olmayan konuları gündemime aldırıyordun. Elimden tutup yapmamı sağlıyordun. Pek çok hayalimiz vardı, ama biliyor musun? Son zamanlarda o hayalleri kurarken dahi olmayacağını ve gönülden dile getirmediğini biliyordum. 

Özetle artık yoktun, fiziksel olarak olmaman ayrı bir konu ama manevi olarak da gittin. O eski günler yoktu. Öyle bir gittin ki, senli zamanların gerçekliğinden şüphe ettirdin. Adeta kafama vura vura kabul ettirdin bu durumu. 

Seninle birlikte pek çok şey geride kaldı. Gelince üst üste gelirmiş ya… Tam o hesap oldu işte. Şu an seninle birlikte geride kalan çok şeye özlem duyuyorum. Zor oldu toparlanma sürecim ama yavaş yavaş geçiyor her şey. Şimdi baktığımda ne vazgeçtiklerime dönebiliyorum ne de bulunduğum coğrafyaya sığabiliyorum. Bilmediğim bir araftayım, Baba. 

Sen sadece annemi değil; beni, komşularımızı, arkadaşlarımızı, kendi aileni, buradaki hayatını terk ettin. Niye baba? Neden? Bu kadar cevapsız bırakıp gitmen neden? Bu kadar kaçarcasına gitmen neden? 

Aradan ne kadar yıl geçmiş olursa olsun, bu soruları soruyorum hala. Zihnimden senin yerine yanıtlıyorum ancak cevaplar değişiyor her defasında.  Zamanla azalıyor kurduğum cümleler sen konusunda. Ve biliyorum, bir gün gelecek bir kelimem bile kalmayacak… Baba dediğin yarım kalmış bir kelimedir. Çünkü babalar hep yarım kalır. 

Sosyal Medyada Paylaş:
Twitter'da paylaş Facebook'ta paylaş Google+'ta paylaş Buffer'da paylaş Pinterest'te paylaş

“Baba” için bir yorum bırak

Email adresiniz paylaşılmamaktadır. Tüm alanların doldurulması zorunludur * *

YORUM YAZIN:

Önemli Bilgilendirme : Kaos Günlükleri, Paragon Teknoloji A.Ş.’nin bir markasıdır. Bu sitede paylaşılan yazılar birden fazla yazar tarafından yazılıp, yazıların telif hakkı Kaos Günlükleri’ne aittir. Yazıların iznimiz olmadan paylaşılması halinde gerekli yasal işlemlerin yapılacağını belirtmek amacıyla bir bilgi metni oluşturulmuştur. Kaynak gösterip, gerekli izin alındıktan ve link verildikten sonra paylaşım yapılmasında bir sakınca yoktur. Detaylı bilgi için lütfen iletişime geçiniz.

2