Preloader gif

Çağın Yalnızlığı

Genel 18.09.2018
ağaçlı yol

Yalnızlığın en korkunç halinden bahsedeyim size… Baştan anlaşalım. Yalın konuşacağım, size yol göstermek niyetinde değilim. Açmak istiyorum kendimi hep yaptığım gibi…

Dün kafam biraz bozuktu, nedenine nasılına girip daraltmayacağım sizi. Biriyle oturup havadan sudan konuşsam içimdeki daraltı geçer dedim. Telefonu elime alıp numaraları karıştırmaya başladım. Kimiyle sadece iş arkadaşıydım, bir kısmı şehir dışındaydı, kimiyle aramızda tatsız şeyler olmuştu, bir kısmıyla neden görüşmediğimizi harbiden bilmiyordum. Başparmağım ekranda kayarken, hiçbir numarayı aramadığımı fark ettim. Gururuma yediremedim bu durumu, bahanelerimden sıyrılıp birkaç kişiye ulaştım. Tamam, kabul sadece iki kişiyi arayabildim. Ancak birinin şehir dışında diğerinin de müsait olmadığını öğrenince telefonu bıraktım. Bu çağda sanal kalabalıklar arasında yalnızlaşıp, sanrılarımızı tweet atarak ortaya çıkarıyorduk değil mi? Yapmadım öyle bir şey. Biraz dolaştım ve bir yere oturup kahve içmek istedim. Onlarca belki de yüzlerce arkadaşla birlikte kahve içiliyordu bu çağda, bir fotoğraf atınca gelen beğenileri sohbet sayıyoruz.  Cebimde taşıdığım sanal çevremle kahve sonrasında eve geçtim.

Dünün aksine bugünse çok mutluyum. Hayatımı kökten değiştiren türden olmasa da günümü güzelleştiren bir haberle keyfim çok yerinde…  Haberi alır almaz birine söylemek istedim. Çünkü çok küçük yaşta öğrettiler, mutluluk paylaşıldıkça çoğalırdı. Birkaç başarısız girişimim sonucunda beklenilen olmadı ve mutluluğum çoğalmadı, bana kadar kaldı. O an anladım sosyal medyada dolaşan “Şu an çok mutluyum ama yazınca belli olmuyor.” yazısını. Hepimizin cebinde milyonlarca kişi var aslında ve gördüğümüz hayatlar gerçekten göründüğü gibi mi sizce? Göründüğü gibi olmamasını umut ediyor bir yanımız, bir yanımızda umursamaz… :)

Yalnızlığın en korkunç halinden bahsediyorum size… Ve giderek yalnızlaştığımız bir dönemden. Öyle bir dönem ki bu kapıldığımız her rüzgar bizi biraz daha koparıyor hayattan… Öyle bir dönem ki gelen her takipçi, her beğeni hatta her yorum bir tık(!) daha uzaklaştırıyor gerçek zamandan… Ve öyle bir dönem ki belki de insanoğlu maskesini hiç bu kadar çok takmamıştı farkında olmadan…

Etrafınıza bakın, 1+1 evler çoğalıyor oysa hepimizin annesinin hayali değil miydi 3+1 evler ve geniş mutfaklar… Kahve fincanı bile artık tek kişilik, oysa ev hediyesi alınan 12 parça kahve fincanları artık unutuldu… Emlak sektörüyle ya da eşyalarla derdim yok bilesiniz, yaşamlarımız sanallaşırken etrafa dikkatlice bakınca tek kişilik hayatlara doğru kaydığımızı görüyoruz.  

Birilerine sırt çevirmekte çok kolay oldu. Nedendir bilmem her şey ve herkesten beklentilerimiz yüksek olmaya başladı. Alışverişlerdeki promosyonlar gibi hayatımıza giren en ufak bir şeyden hep daha fazlasını arar olduk. Hayat kolaylaştı ama  “insanlık”  zorlaştı sanırım. Bir yazıda okumuştum çağın hastalığı tahammülsüzlük diye, acı ama gerçek! İletişime geçmek hiç bu kadar kolay olmamıştı bu zamana kadar, ancak iletişimde bulunmakta hiç bu kadar zor olmamıştı.

Yalnızlığın en korkunç halinden bahsettim size. Hepimizin bir parça içinde olup, pastada payı olduğu bir dönem bu…

Sosyal Medyada Paylaş:
Twitter'da paylaş Facebook'ta paylaş Google+'ta paylaş Buffer'da paylaş Pinterest'te paylaş

“Çağın Yalnızlığı” için bir yorum bırak

Email adresiniz paylaşılmamaktadır. Tüm alanların doldurulması zorunludur * *

YORUM YAZIN:

Önemli Bilgilendirme : Kaos Günlükleri, Paragon Teknoloji A.Ş.’nin bir markasıdır. Bu sitede paylaşılan yazılar birden fazla yazar tarafından yazılıp, yazıların telif hakkı Kaos Günlükleri’ne aittir. Yazıların iznimiz olmadan paylaşılması halinde gerekli yasal işlemlerin yapılacağını belirtmek amacıyla bir bilgi metni oluşturulmuştur. Kaynak gösterip, gerekli izin alındıktan ve link verildikten sonra paylaşım yapılmasında bir sakınca yoktur. Detaylı bilgi için lütfen iletişime geçiniz.

2