Preloader gif

Hayatı Paylaşmak

Genel 09.03.2020
ormanda gezen iki kız çocuğu

Pazar günlerini çamaşır makinesinin sesiyle, temiz çarşaf kokusuyla ve nemli saçlarla hatırlayanlardanım. Cumartesi sabahtan tüm ödevlerimi bitirip cumartesi akşamını ve tüm pazarı oyuna ayırmak gayretinde olurdum. Bir sürü oyun oynardık saklambacından, kovalamacasına, sekseğinden yedikulesine, yakartopundan yerden yükseğine… Oyunlarda pek başarılı bir çocuk değildim diğerlerine nispeten ancak harika arkadaşlarım vardı. Başarısızlığımı örten ve daha çok gayret etmem için güç veren arkadaşlardan söz ediyorum. Yaşlar 4-5-6 ya da 7… Ama ailemiz öyle öğretmişti, sıkı sıkıya korurduk birbirimizi. Şanslı çocuktum. 

Hızlı koşamayan, ip atlayamayan, toptan kaçamayan bir tiptim işte. Anlayacağınız oyunlarda pek de tercih edilmiyordum. Ama iyi saklanırdım. Ne yazık ki bu da grup oyunlarında pek bir işe yaramıyordu. 

Ama Selvi öyle mi? İçimizdeki en başarılı oydu. Aslında daima başarılı olmasa da sonsuz bir saygı duyuyordu tüm çocuklar ona. En büyüğümüz de değildi hani sözüm ona sebebi yaş desem değildi. Ama bir başkaydı Selvi. Hani örnek gösterilen komşu çocuğu var ya. Oydu Selvi. Beni de en çok koruyan oydu. Nedendir bilinmez benden iki yaş büyük olmasına rağmen aramızda özel bir bağ olduğunu hissederdim çok küçükken bile. Mesela takım seçimlerinde daima ilk beni seçerdi kötü bir oyuncu olmama rağmen. Ya da düşersem ilk o koşardı yanıma. Başka çocuklar beni iterken, o gelir korurdu. Yaz tatillerinde memleketlerine giderlerdi. Memleketi bir şehir adı sanırdım ve hiç sevmezdim. Selvi yokken hiçbir şeyin tadı yoktu benim için. Döneceği zamanı iple çekerdim. Selvi’nin önemi sadece benim için değil, ailem içinde çok değerliydi. 

Şimdiki ebeveynlere bakıyorum da çocukları okula başlayacaksa her şeyden önce okul yolunu düşünüyorlar. Servisle mi gidecek yoksa biri mi bırakacak? Biri bırakacaksa bu kim olacak ya da kendi mi gidecek? Annemlerin hiç telaşı yoktu benim için okul yolunda. Çünkü Selvi vardı, okula bile giderken elimden tutardı. Arkadaş, dost, kardeş kelimesinin anlam bulduğu insan oluvermişti küçücük yaşımda. Aradan yıllar geçmişti ve hayat bu mutlu sonsuzluk diye bir şey yoktu neticede. Hiç unutmuyorum o günü. Biraz huzursuz uyanarak başlamıştım güne… Neden bilmiyorum içim epey sıkılıyordu. Her şeyden habersiz kahvaltı sofrasına oturunca karşılaşmıştım acı gerçekle. Annem bir yandan ağzındaki lokmayı yutmaya çalışıyor bir yandan çay dolduruyordu.Bir anda yuttu lokmasını ve bir çırpıda söyledi. “Meryemler taşınacakmış.” deyip tedirgin bir şekilde yandan bana baktığını fark ettim. 

Meryem… Meryemler? Selvi’min annesi mi? Yani acaba sadece Meryem Teyze mi taşınıyor yoksa hepsi mi? Meryem derdi o zaman, demek ki hepsi taşınıyor. 

“Ne zaman? Nasıl? Nereye?” 

O sevmediğim memlekete bir ay içinde taşınacaklarını anlatmaya başlamıştı annem. Sonra detaylara girdi ama gerisi pek de mühim değildi benim için. Üzülünce Selvi’ye giderdim ama şimdi ne yapacağımı bilmiyordum. Hissettiğim öyle garip duyguydu ki bulunduğum yere sığamayıp atmıştım kendimi dışarı. Bir yandan ağlıyor bir yandan da sahildeki parka koşuyordum. Nefes nefese parka vardığımda hep oturduğumuz o bankta birinin oturduğunu görmüştüm. Gözlerim o kadar buğulanmıştı ki bu nedenle pek net göremiyordum. Arkadan gördüğüm kadarıyla sırtı inip kalkıyordu. Yaklaştıkça fark ettim Selvi’ydi. Kısık sesle hıçkırarak ağlıyordu. Bakmadan oturmuştum yanına. Başta çıt çıkarmıyor, birbirimize dahi bakamıyorduk. Sonra birden sarılıp ağlamaya başladık. Ne kadar süre öyle kaldık bilmiyorum ama eve dönüş yolunda birbirimize söz vermiştik, hiç bir zaman bırakmayacaktık birbirimizi. 

Çok garip değil mi? Şimdilere bakınca hiç de böyle bir arkadaşlıkların olmadığını görüyor insan. Sadece Selvi’yle de değil, o zamanlar geniş bir arkadaş grubumuz vardı ve sokakta geçmişti çocukluğumuz, doyasıya oynamıştık. Kumla, toprakla ve bahçeyle haşır neşir olmuştuk. Ama en çok da birbirimizle… Kalabalıktık doğrusu, bu sayede bir sürü oyunlar oynuyor, hiç sıkılmadan vakit geçiriyorduk. Fakat en önemlisi takım olarak oynamayı ve centilmence rekabet etmeyi öğreniyorduk. Kazanmayı istiyorduk ama olurda kaybedersek de önemli olanın beraber keyifli vakit geçirmek olduğunu biliyorduk. Sonra birbirimizden farklı oyunlar öğreniyorduk, hatta kim hangi oyunda iyiyse o oyunda kazanmanın yolunu anlatıyordu. Kimimiz oyunlarda daha zayıftı ama bu onu oyun dışı bırakacağımız anlamına gelmiyordu. Aksine daha çok teşvik ediyorduk onu. Bisikleti olmayan vardı, ama bunu hiç problem etmezdik. Çünkü bisikleti olanlar yorulduğunu söyleyip olmayana verirdi. Ahh… Düşünüyorum da her günümüz her anımız ne büyük hayat dersleri içeriyormuş. O küçücük yaşımızda ne çok şey paylaşmışız. En güzel ifade bu sanırım, paylaşmak. Paylaşmayı öğrendik, hoşgörüyü öğrendik, alttan almayı öğrendik ve dahası insanı sevmeyi öğrendik. 

Şimdilerde gururla övündüğüm ve tebessümle hatırladığım o günlerden geriye bir Selvi’m kaldı. Aynı şehirlerde de değiliz. Ama biliyoruz ki kopmayacak türden bir bağa sahibiz. O gözleri yaşlı bir şekilde hiç bir zaman kopmayacağız diye verilen sözler tutuldu anlayacağınız. Şimdilerde izine az rastlanır türden. Vardır elbet sizlerinde hayatınızda böyle insanlar… Ne çok hayat telaşımız var ve bazen bu telaşta ne çok ihmal ediyoruz sevdiklerimizi. Oysa hayat akıp geçerken sadece durup sadece bir saniye ona vakit ayırabilir insan. Yahut böylesine güzel dostluklar için adım atabilir. Her şey bizde başlıyor ve vakit hiçbir zaman geç değil…

Sosyal Medyada Paylaş:
Twitter'da paylaş Facebook'ta paylaş Google+'ta paylaş Buffer'da paylaş Pinterest'te paylaş

“Hayatı Paylaşmak” için bir yorum bırak

Email adresiniz paylaşılmamaktadır. Tüm alanların doldurulması zorunludur * *

YORUM YAZIN:

Önemli Bilgilendirme : Kaos Günlükleri, Paragon Teknoloji A.Ş.’nin bir markasıdır. Bu sitede paylaşılan yazılar birden fazla yazar tarafından yazılıp, yazıların telif hakkı Kaos Günlükleri’ne aittir. Yazıların iznimiz olmadan paylaşılması halinde gerekli yasal işlemlerin yapılacağını belirtmek amacıyla bir bilgi metni oluşturulmuştur. Kaynak gösterip, gerekli izin alındıktan ve link verildikten sonra paylaşım yapılmasında bir sakınca yoktur. Detaylı bilgi için lütfen iletişime geçiniz.

2